SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3485 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ الْوَهَّابِ بْنِ بُخْتٍ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ الْخَمْرَ وَثَمَنَهَا وَحَرَّمَ الْمَيْتَةَ وَثَمَنَهَا وَحَرَّمَ الْخِنْزِيرَ وَثَمَنَهُ

 

Ebû Hureyre (r.a)'den, Hz. Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

 

"Şüphesiz Allah (c.c), şarab'ı ve karşılığında alınan parayı, ölü hayvanı ve karşılığında alınan parayı, domuzu ve karşılığında alınan parayı haram kılmıştır."

 

 

İzah:

Hadis-i şerif, anılan üç şeyin hem kendilerinin hem de satılmalan karşılığında alınan paranın haram olduğunu çok açık bir şekilde bildirmektedir." Bunların haram oluşu Kur'an-ı Kerim'de de sa­bittir. Bakara sûresinin 173. âyetinde domuz ve ölü hayvan eti yasaklanmış­tır. Bu âyetin meali şu şekildedir: "Şüphesiz (Allah) size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır; fakat, darda kalana,.başkasının payına el uzatmamak ve zaruret mikdarını aşmamak üzere günah sayılmaz. Çünkü Allah bağışlayandır, merhamet eden­dir."

 

Mâide sûresinin 90. âyetinde de içki, şeytan işi sayılarak şöyle denilmiş-tir:"Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pis­liklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz."

 

Hanefî mezhebinde caiz olmayan alışverişler; fasid ve bâtıl olmak üze­re ikiye ayrılır:

 

Bâtıl alışveriş: Hem asıl hem de vasıf yönünden sahih olmayan alışve­riştir. Başka bir deyişle, in'ikad şartlarının tamamı veya bir kısmı bulunma­dığı için sahih olmayan alışveriştir. Bâtıl alışveriş hiçbir şekilde mülkiyet ifade etmez. Dolayısıyla bâtıl bir alışverişle müşteri eline geçen mal onda emanet­tir; müşterinin elinde onun kusuru olmadan telef olsa satıcı durumunda olan şahıstan gider. Semavi hiçbir din tarafından mal kabul edilmeyen bir şeyin satışı da bâtıldır. Kanın satışı .gibi.                                          

 

Fasid alışveriş: Esasen sahih olup, vasıf yönünden sahih olmayan alış­veriştir. Fasid alışveriş aslında tam bir akiddir, fakat haricî vasıflar bakı­mından meşru değildir. Semavi din mensuplarından bazılarına göre mal sa-yılmadığı halde bazılarına göre mal sayılan bir şeyin başka bir mal karşılı­ğında satılması fasiddir. Fasid bir alışverişle satılan bir malı, müşteri kabzederse bu mülkiyet ifade eder. Dolayısıyla müşterinin elinde telef olsa müşte­riden gider.

 

Bâtıl olan alışverişlerin sahih olması mümkün değildir. Fasid olan alış­verişlerde ise fesada sebep olan şey kaldırıldığı zaman, akid sahih hale gelebilir.

 

Bâtıl ve fasid alışverişlerin tümü bunlardan ibaret değildir. Biz sadece konumuzu ilgilendiren yönünü aldık.

 

Hadis-i şerifte anılan, ölü hayvan eti (leş)nin satışı bâtıldır. Çünkü leş hiçbir semavi dinde mal olarak kabul edilmemektedir. Domuz ve şarabın, para karşılığı değil de başka bir mal karşılığında satışı fasiddir. Çünkü bun­lar hristiyanlara göre maldır. Para karşılığı satılması halinde ise satış bâtıl­dır. Bu ayırıma sebebin ne olduğu fıkıh kitaplarında vardır. Fakat biz bura­ya aktarmayı fazla ayrıntı görüyoruz. Ancak şunu belirtelim ki, şarap veya domuz herhangi bir meta (meselâ kumaş vs.) karşılığında satıldığında, metâa karşılık olarak konuşulan şarap veya domuz verilemez. O metam kıyme­ti para olarak verilir.

 

Hattâbî; hadisin delaletiyle bir hıristiyanın şarabını döken veya domu­zunu öldüren kişiye daman (ödeme) gerekmediğini söyler. Bu; İmam Şafiî'­nin görüşüdür.

 

Hanefîlere göre İse, bir müslüman bir zimmînin şarabını veya domuzu­nu telef etse bunların kıymetini öder. Çünkü bunlar her ne kadar bizim için mal değilse de zimmîlere göre maldır. Dolayısıyla bu itlaf, kıymeti olan bir malı itlaf olur. Biz müslümanlar zimmîleri kendi inançları ile başbaşa bırak­makla emrolunduk.

 

Domuzun kendisini olduğu gibi, kılını satmak da caiz değildir. Kılının kullanılıp kullanılamayacağı âlimler arasında ihtilaflıdır. İbn Şîrîn, el-Hakem, Hammâd, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve îshak domuz kılını kullanmayı mek­ruh saymışlardır. Hanefîler, zarurete binaen bazı iş dallarında onun kullanı­labileceğini söylemişlerdir. Hasenü'l-Basrî, Evzaî ve İmam Mâlik de Hanefîlerle aynı görüştedirler. Son görüşü biraz açalım: Bu gruba göre her-hangibir işin domuz kılından başka bir madde ile yapılması mümkün olmaz ise domuz kılını kullanmak cazdir, aksi halde caiz değildir.

 

Hattâbî, hadisin hayvan gübresi ve aynı necis olanların tümünün satışı­nın caiz olmayışına da delil olduğunu söyler. Hanefîlere göre ise; hayvan güb­resinin satışı caizdir. Çünkü bu madde tarladan daha fazla ürün alınması için kullanılır. Dolayısıyla maldır ve mal olan bir şeyin satılması caizdir. İn­san pisliğinin satılması ise hem Hanefî hem de Şâfiîlere göre caiz değildir. Ancak insan pisliği başka bir şeyle karışık olursa satılabilir. Çünkü bu du­rumda yararlanılır. Şâfiîlere göre hayvan tersinin satışı da caiz değildir.